- 20/09/1993
- Yayınlayan: admin
- Kategori: Dr. Sadık BADAK
A- VERGİ MÜESSESESİNE YAKLAŞIMDA VE ZİHNİYETTE DEĞİŞİM:
1. Bugünkü durumda Türkiye, vergi mevzuatında tam anlamı ile karmaşa içindedir. Vergi dairelerine kaydını yaptıran her vatandaş bu karmaşık mevzuatın esiri halindedir. Bu husus devlet kadrolarını da çaresiz bırakmaktadır.
2. Bugünkü sistemle 65 milyon vatandaşın meydana getirdiği gayri safi milli hasılanın vergisi, az sayıda gönüllü mükellefin omzuna yüklenmiştir. Bu durum Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı ve haksız bir durum yaratmaktadır. 65 Milyon vatandaşımızın yaklaşık 35 milyonu 18 yaşının üzerindedir. Her türlü medeni hakları kullanabilen bu vatandaşların ancak %25’i işçi, memur, serbest meslek ve ticari, zirai kazanç olarak gelir vergisi kapsamındadır. Ülkemizde her seviyedeki genel olarak mal ve hizmet karşılığı düzenlenmesi gereken belge bir sistem dahilinde kontrole tabi olmadığından çoğunlukla alınmamaktadır. Bu durum ekonomi hareketlerinin belge dışına çıkmasına, devlet gelirinin azalmasına ve devletin az sayıdaki gönüllü mükellefin üzerine daha fazla yüklenmesine sebep olmaktadır. Asıl hedef 65 milyon vatandaşın belge aldığı bir sistem kurmak olmalıdır.
3. “Vergiyi güçlü devlet alır”, “Vergiyi polis alır”, “Vergiyi memuru alır” düşünceleri ve buna dayalı sistem terk edilmelidir. Vergiyi; kurulacak sistemin kendi dinamiğinin toplaması sağlanmalıdır. Maliye teşkilatı toplayıcı değil, “sistem denetleyici” fonksiyonuna oturtulmalıdır.
4. Denetim sistemine kazandırılacak özelliklerle bugünkü sistemin getirdiği gibi en çok vergiyi ödeyenler ilk önce vergi incelemesine alınarak vergi ödediğine pişman edilmek yerine, ön denetimin, nihai tüketici ve serbest bürolarca yapılabileceği sisteme geçilmelidir.
5. “Çok kazanan vatandaştan daha çok gelir vergisi alınacak” anlayışı yerine, çok harcayan vatandaştan daha çok vergi (KDV+DOLAYLI VERGİLER) almak anlayışı kabul edilmeli, insanlar çalışmaya, daha çok kazanmaya teşvik edilmelidir. İnsanları çalışmaya sevk eden “daha refah yaşama” duygu ve arzusudur. Bu duygu ve arzunun körelmesine yol açacak anlayış terk edilmeli, harcama yaptığında isteyerek ödediği verginin (Dolaylı Vergiler) sisteme girmesi sağlanmalıdır. Bu, Gelir ve Kurumlar Vergisinin de doğmasını ve kendiliğinden sisteme girmesini sağlayacaktır.
6. Kurulacak sistemin temelinde “VATANDAŞLIK RUHUNUN” vergi beyannamesi ile yakınlaştırılması ve birleştirilmesi anlayışı bulunmalıdır. Vatandaşlık yetkilerinin kullanılmaya başlanmasıyla, “Vergi beyannamesi” verme sorumluluğu başlatılmalıdır.
7. Her vatandaşın yıllık gelir ve giderini beyan etmesi ile kayıt dışı kalan her türlü ticari, zirai ve mesleki gelirler, komisyonlar, orman envali satışları, arazi ve oto alım-satımları, taşaronluk gelirlerinden oluşan ekonomik hareketlerin kayıt altına girmesi sağlanmalıdır. Burada asıl hareketin nihai tüketici tarafından beyan yükümlülüğüne dayanan belge alımı ile başlayacağı düşünülmelidir. Piyasada belge kontrolünün 65 milyon tüketici tarafından yapılacağı kabul edilmelidir.
8. En sıkı sistemlerde olduğu gibi, kurulacak yeni sistemde de küçük bir oranda kaçak olabileceği, bunun yarısının ihbar ve kontrollerle giderileceği, yarısının da bulunamayacağı kabul edilmelidir.
B-VERGİ MÜESSESESİNDE FİZİKİ DEĞİŞİKLİKLER:
1. Herkesin bir “vatandaşlık numarası” bulunmalıdır. Herkesin nüfus cüzdan numarası “vatandaşlık numarası” olmalıdır. Vatandaşlık Müdürlüğünden, nüfus cüzdanı düzenlendiği tarihte vergi dairesine kaydı bildirilmelidir. ” Vatandaşlık numarası” kişi ölünceye kadar bütün tasarruflarında kullanılmalıdır. Bu numara, kişinin VERGİ SİCİL NUMARASI-BÜTÜN BANKALARDA HESAP NUMARASI-EMLAK SİCİL NUMARASI-KARA, DENİZ, HAVA TAŞITLARI SİCİL NUMARASI-SAĞLIK VE EMEKLİLİK NUMARASI vb.
2. Reşit olan her vatandaşın beyanname vermesi ile yaklaşık 35 milyonu aşan beyannameli mükellef olacaktır. Bu mükelleflerin beyanname ve belgeleri serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin incelemesinden geçerek vergi idaresine gelmeli, bu serbest bürolara güvenmeme gibi doğru olmayan düşünceler terk edilmelidir.50 Yıldır ülkemizde kangren olmuş gecekondularda tespit ve halihazır sorunun serbest yeminli mühendislik büroları ile giderildiği hatırlanmalıdır. Bugün ülkemizde 35 milyon mükellefin beyannamesini inceleyecek 100 bin meslek erbabı vardır. Bu değerlendirilmelidir. Bu meslek erbabı yaptığı hizmetin bedelini yüksek olmayan tarife dahilinde hizmet verdiği kişiden alabilmelidir. Vergi idaresi bütün organizasyonunu, “sistemi denetleme” ve “çapraz inceleme” esasına göre kurmalıdır.
3. Gelirlerin takip ve incelenmesi için “GELİRLER MÜSTEŞARLIĞI” kurulmalıdır.35 Milyon beyannameli mükellefin bütün bankalar aracılığı ile yapacağı vergi ödemeleri zamanında hesaplarına intikal ettirilmelidir. Vergi daireleri vezne görevi yapmamalıdır. Zira buradaki tahsilat da akşam bankaya yatırılmaktadır. Vatandaş vergi ödemek için parayı bankadan alıp vergi dairesi veznesine getirmekte, vergi dairesi akşam aynı miktarı tekrar bankaya götürmektedir. Gereksiz bir para ve insan trafiği yaratılmaktadır.Vergi dairelerinin bankalardaki hesaplarına, ilgili bankalarda ödeme yapılmalıdır.
4. İllerde her 10 bin mükellefe bir vergi dairesi kurulmalıdır. Önde gelen 15 ilde GELİRLER MÜSTEŞARLIĞI, çok etkin şekilde yapılanmalıdır.
5. Tarımın, tarla-orman ve hayvancılık ile ilgili her alandaki üretim bölgelerinde Tarım Bakanlığı’nca hazırlanacak mevzuat dahilinde bizzat üreticilerce, “ÜRETİCİ BİRLİKLERİ” kurulmalı, o bölgedeki üreticinin malları, kayıtlı olduğu birlikten seçilerek, tüccarlara veya tüketim merkezlerine ulaştırılmalı, gerekli tevkifat ve KDV uygulamaları dar bölge sistemi ile kurulacak “ÜRETİCİ BİRLİKLERİ”nce yerine getirilmelidir.
Üretici birlikleri, bir nevi toptancı hal görevi üstlenmeli, her üreticinin mal teslimi ve alacak hesapları birlik nezdinde tutulmalıdır. Bu birlikler tarım bölgelerinde üretim planlamasından, üreticinin her alanda eğitilmesine kadar çeşitli fonksiyonlar görebilmelidir. Üretici birliğinden veya toptancı halinden geçmeyen toptan mal, kaçak kabul edilmelidir. Zirai stopaj % 3, üretici birliği veya hal komisyonu %1, belediye rüsumu %1 olmalıdır. Bugünkü hal sisteminde üreticiden %18’e varan kesinti yapılmakta, bu ise malların kayıt dışına kaymasına yol açmaktadır.
C- VERGİ MEVZUATINDA GEREKLİ DEĞİŞİKLİKLER:
1.18 Yaşın üzerindeki her vatandaş beyana tabi mükellef olarak yıllık beyanname ile gelir ve gider belgelerini ekleyerek, varsa gelir vergisi ödemelidir. Memurlar ve ücretliler yıl içinde ödedikleri gelir vergisini yıllık beyannamede mahsup etmelidir. Maaş ve ücretlerde aylık gelir vergisi % 10 olarak hesaplanmalıdır. Beyannamede yıl içinde elde ettiği hediye, piyango vb. gibi her türlü gelir ile, saçtraşından-kundura boyasına kadar bütün giderler bildirilmelidir. Konut, otomobil vb. gibi dayanıklı mal alımları birden çok yıla yayılarak gelirden düşülmesi sağlanmalıdır.
2. Esas olan her vatandaşın her türlü mal ve hizmet alımlarında belge olarak ödediği KDV’ni sisteme dahil etmesidir. Her vatandaşın yıl içinde ödediği KDV tutarı, ülkeye sağladığı katkı olarak ilan edilmelidir. Genel seçim dönemlerinde, her vatandaşın beyan ettiği yıllık KDV ve gelir vergileri, cetveller halinde mahalle muhtarlıklarına gönderilmeli ve seçmen kütükleri ile birlikte askıya çıkarılmalıdır. Yerel yöneticileri ve parlamenterleri seçme ve ülke yönetimini belirleme yetkisini kullanan her vatandaşın, bu ülkeye ne kadar katkıda bulunduğu, mahalledeki diğer vatandaşlar tarafından bilinmeli ve değerlendirilmelidir. Her yıl en çok KDV ve gelir vergisi ödeyenler o mahallede “EN İYİ VATANDAŞ” ilan edilmeli, il düzeyinde en çok ödemede bulunanlar yıl boyunca il protokolüne alınmalı, VİP salonda ağırlanmalı, seyahatlerinde özel bölümde oturmalı, yönetici ve amirler tarafından bekletilmeden kabul edilmelidir.
3. Vergi oranları, vatandaşın gelirini kaçırmaya tevessül etmeyeceği nisbete indirilmelidir. Tüm oranlar kolay hesaplamaya imkan verecek şekilde belirlenmelidir. KDV üç kademeli olmalı; temel ihtiyaç maddeleri %5, genel mal ve hizmetler %10, lüks mal ve hizmetler %20 olarak düzenlenmelidir. Gelir Vergisi oranları %25’den başlayarak geniş dilimlerle tespit edilmelidir. Vatandaş her türlü masrafını vergiden indirerek, ödemediği vergi ile mal ve hizmet temin edecek bir ortam kalmamalıdır.
4. Belge almayan, gelirini gizlemeye teşebbüs edenler başta hapis olmak üzere en ağır şekilde cezalandırılmalı, teşhir ve rezil edilmeli, seçme ve seçilme yetkileri elinden alınmalıdır.
5. Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerde her türlü belge sadeleştirilmeli, düzenlenmesi kolaylaştırılmalı, bu kesimlerin tutacağı defterler ve kayıt usulleri çok basitleştirilmeli, aylık beyannameler son derece sadeleştirilmeli, faaliyetteki her vatandaşın kolayca doldurabileceği şekle getirilmelidir.
6. Gerçek şahıslarda bilanço usulü defter tutma haddi 10 milyarın üzerine çıkarılmalı, işletme defteri her iş kolunda kolayca tutulacak şekilde tanzim edilmelidir. Emtia stoklarının değerlendirilmesinde enflasyon oranı dikkate alınmalı, firmaların stoklarının değerlendirilmesinde haksız vergi ödemeleri önlenmelidir.
7. Her türlü harcamanın gelirden indirilmesi en temel “vergi iadesi” kabul edilerek mevcut gelir ve KDV iadeleri kaldırılmalı, vergi elemanları bu yükten kurtarılmalıdır. Bu elemanların bütün mesaisinin çapraz incelemeye kaydırılması sağlanmalıdır.
8. Her türlü muafiyet ve istisnalar yeniden gözden geçirilerek çoğu kaldırılmalıdır. Sistemde “götürü usûl” müessesesi bulunmamalıdır. Vergilendirilmeyecek değer artış kazançları yeniden düzenlenmeli, taşınmazların değerlemesinde her yıl tüketici fiyatlarındaki artış oranı kadar tamamının maliyet bedeline eklenmeli, bunun üzerindeki değer artış kazançları gelir vergisi kapsamına alınmalı, vatandaşların spekülasyon yerine sabit sermaye yatırımlarına yönelmesi sağlanmalıdır.
9. Kurumlar vergisi % 25’e indirilerek kurumlaşma teşvik edilmelidir.
Kurumlarda yatırım indirimi çeşitlendirilerek, yatırımlar teşvik edilmelidir. En geçerli teşvik unsuru olarak, belirli sürelerde harç ve gelir vergisi almama kabul edilmelidir. Küçük sanayi siteleri ile organize sanayi bölgelerine yapılan sabit sermayeli yatırımlara da belirli sürelerle harç ve gelir vergisi almamak suretiyle teşvik sağlanmalı, bu yöntemin yatırımlara devlet kredisi veya destekleme primi vermekten daha uygun olacağı kabul edilmelidir. Yatırım indirimine tabi olsun veya olmasın yatırım maliyetleri her yıl enflasyon oranında artırılmalıdır.
10. Her vatandaş yıllık beyannamesi ile yıl içinde servetinde meydana gelen değişikliği beyan etmeli, taşıt ve emlağa ait bilgileri ve bunların vergileri aynı beyannamede gösterilmeli ve aynı taksitlerle ödenmelidir.
11. Vatandaşlar her türlü gelir ve giderini beyan edeceğinden, defter tutan mükelleflerde eşitsizliğe yol açan “HAYAT STANDARDI” üzerinden vergi alınması terk edilmelidir. Ticari ve mesleki iş kollarında peşin vergiye devam edilmeli, serbest meslek tevkifatları kaldırılmalıdır.
12. 100 m2’nin altındaki konutlarda yapımı teşvik için bina-inşaat harç istisnasına devam edilmelidir. Bu alanda inşaat safhasındaki mal ve hizmet alımlarında belge tanzimi ile elde edilecek KDV ve gelir vergisi gözetilmelidir.
13. Emlak alım vergisi sadece alıcıdan %1 olarak alınmalı, satıcı enflasyonun üzerinde kazancı varsa, bu kazançtan gelir vergisi ödeyeceğinden emlak satım vergisi ödememelidir. İkinci konutların E.A.V. ve emlak vergileri beş kat fazla alınmalı, servetlerin birden çok konuta gitmesi caydırılmalıdır.
14. Mevduat faizlerinden alınan tevkifat oranları artırılmalıdır. İstihdamın geliştirilmesi için ücretli kesime uygulanan konut fonu ve tasarruf fonu derhal kaldırılmalıdır.
D-VERGİ REFORMUNU ETKİLEYECEK GENEL HUSUSLAR:
1- YERLEŞİM NUMARASI UYGULAMAYA KONULMALIDIR: Ülkedeki tüm yerleşim birimleri, Vatandaşlık Müdürlüğü tarafından il-ilçe-mahalle-sokak-köy olarak numaralanmalı, bütün vatandaşlar “yerleşim numaraları ile”, “vatandaşlık numaralan” yazılarak il merkezlerinde bilgisayarlara kaydedilmelidir. Yer değiştirmelerde yerleşilen yerin Vatandaşlık Müdürlüğüne bilgi verilmesi ve oturma belgesi alınması zorunlu olmalıdır. Bu işlemin maliyeti 1 milyar $ olduğu bildirilmektedir. Türkiye bugünkü düzensizliği yok edebilmek için bu maliyeti göze alabilmelidir.
2- Gayrimenkul ve spekülasyondan kayacak sermayenin katılacağı yeni finans kurumları oluşturulmalı, “RİSK SERMAYESİ KURUMLARI” bankalar öncülüğünde kurularak atıl sermayenin bu kurumlarda ekonomiye kazandırılması sağlanmalıdır.
3- Ciddi bir vergi reformunun genel ekonomik reformdan ayrılmayacağı kabul edilerek, kamu açıklarının kısa sürede giderilmesi, devletteki savurganlığa son verilmesi, kamu hizmet ünitelerinden başlayarak, özelleştirmenin hızla sonuçlandırılması, elde edilecek kaynakların Anadolu’da küçük ve orta ölçekli işletmelere aktarılarak istihdamın artırılması gelir dağılımının dengelenmesi, bu yolla yeni katma değerler ve gelir vergileri sağlanması temin edilmelidir.
4- Ayrı kanunlarda tahsil edilen diğer vergiler sistemin değişikliğine uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.
20 Eylül 1993