Antalya’nın Dengeli Bir İmara Kavuşturulması İçin Gözetilmesi Gereken Hususlar – 01-03-1995

I- GENEL DEĞERLENDİRME
A- 1960’lı yıllarda Antalya, 30-40 bin kişinin yaşadığı bir yerleşim merkeziydi. Şehrin Güneyi stadyum, Kuzeyi Göçmen evleri-Memurevleri, Batısı makilik arazide yeni kurulmakta olan Bahçelievler semtiydi. Ülkenin, Ege ve Marmara gibi üretim-tüketim merkezlerine uzak, İç Anadolu’dan Toros dağlarıyla ayrılmış, transit yol üzerinde olmayan, denizle dağ arasında kalmış bir yerleşim bölgesi.

Verimli topraklarında endüstriyel bitkiler-yağlı tohumlar-yaz ve kış meyveleri sebzeleri yetişiyor. Ancak bunları satıp sermayeye dönüştürmek zor. Manavgat-Serik-Antalya yolu ve vasıtalar yetersiz. Kemer’e kara yolundan jeep veya motosiklet, deniz yolundan küçük tekne ile ulaşmak mümkündü. Toroslardaki Çubuk Boğazı-Çeltikçi Beli zor aşılıyor. Başka bölgelere sevk edilen mal Burdur’a 7 saatte ulaşabiliyordu.

Büyük toprak sahibi ve müteşebbis bazı kişiler sevkedilebilecek tarım ve orman ürünlerini, bugün yat limanı yokuşunda restaurant olarak kullanılan binanın yanındaki kayalardan gemiye yükleyip gönderebiliyorlardı.

Antalya, toprağı verimli, insanı girişken, önü gelişmeye açık destek bekleyen bir belde idi. Nitekim öyle oldu. Antalya’nın deniz ve güneşiyle ülkemize döviz kazandırmak isteyen devletimiz, özellikle 1974-1975 yılından itibaren imkanlarını bölgemize seferber etti. Turizm Geliştirme projeleri ve buna paralel olarak yapılan alt yapı yatırımları şehrimizin yaşama standardını ve ekonomik imkanlarını geliştirdi. Bu durum bölgemize iç göçü başlattı.

B- Bugünkü durum.
Antalya’nın yerleşim alanları itibariyle bugün Batısı Beydağları ve Çakırlar mevkiine ulaşmış bulunuyor. Kuzeyde Yeniköy, Doğuda Aksu ve Çalkaya şehrin yerleşim ve şehiriçi ulaşım sınırları içerisindedir.

Antalya’nın ılıman iklimi, Turizm, Tarım ve Ticaret imkanlarının gelişmeye müsait olması, Fethiye ve Denizli’den Konya’ya uzayan coğrafi çember içerisinde yenilenen yollarla ulaşımın kolaylaşması sebebiyle aldığı iç göç artarak sürmektedir. Bunun devam edeceği kabul edilmektedir. Bölgemize yerleşen yeni nüfus, imar ve altyapı ihtiyacını artırdığı gibi, yeni ekonomik versiyonlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu gelişmeler imalat ve ticaret mekanlarının artırılmasını ve Antalya’nın, Anadolu’nun ekonomik hayatıyla daha yakından irtibatlandırılmasını gerekli kılmaktadır. Bunun imar planlarıyla yakından ilgili olduğu açıktır. Bu anlamda imar Planları, bölgenin gelişmesine, bölge insanının zenginleşmesine ve orada iktisadi hareketlerin canlanmasına da temel teşkil edebilmelidir.

II-İMAR YAKLAŞIMLARI
A- Genel Tespitler

Ülkemizdeki diğer şehirlerde olduğu gibi Antalya’da da yerleşim, merkezden çevreye doğru halkalar halinde gelişmektedir. Bu yanlış bir gelişmedir. Şehrimiz, birbirini sıralar halinde takip eden sağlıksız bir imar düzeniyle yapılanmaktadır.

Halbuki yeni yerleşim yerlerinin Merkez’e bağlı ve Merkez’den yeşillerle ayrılmış lekeler halinde gelişmesi gereklidir. Bugün yerleşim birimlerinde genel kullanım alanları için İmar Kanunu’nun 18. Madde uygulamasında kamuya bırakılan azami %35’lik oran Antalya ve benzeri şehirlerde yetersiz kalmaktadır. Bu oran %50’ye kadar artırılabilmeli ve bu alanlar planın kesinleşmesini müteakip kamuya terk edilmelidir.

18.Madde uygulamasının önceden yapıldığı bölgelerdeki bazı kamu alanları halen bazı hizmet işletmelerince baraka türünde yapılarla amacı dışında kullanılmaktadır. Yapılan planın uygulama safhasında ve ilerleyen zaman içinde değişikliğe uğraması kabul edilmeli, ancak bunun faydalı ve akılcı olması gözetilmelidir. İskan alanları ticari, ticari alanlar iskan alanı olarak değişmemelidir.

Nüfus yoğunluğunun 300-400 kişi/hektar olarak ve yeşil alanların kişi başına 7 m2 olarak hesaplanması genel olarak kabul edilmiş oranlardır. Şehrimizde de bu oranların gözetilmesi gereklidir.

B- ANTALYA’DA İMAR PLAN SINIRLARININ YENİDEN BELİRLENMESİ
Yukarıdaki tesbit ve değerlendirmeler ışığında şehrimizin “1/100.000 Ölçekli Antalya Çevre Planfnın zorunlu hale geldiği anlaşılmaktadır.
Antalya hızla büyümekte, sürekli göç almakta ve sağlıksız, plansız gelişmeye devam etmektedir. Bu durumun ülkemizdeki yaşayan en büyük ve canlı örneği İstanbul’dur. Bugün istanbul’da özel bir yönetim tarzı içerisinde sağlıklı, planlı çalışmanın çareleri aranmaktadır. Antalya da bu duruma düşülmemelidir.

Bu sebeplerle “Antalya 1/100.000 lik Çevre Planı” Kuzeyde ÇUBUK BOĞAZI’nı, Doğuda KARAÖZ mevkiini, Batıda KEMER’İ içerisine almalıdır.

MERKEZ’de MURATPAŞA-KEPEZ-KONYAALTl-VARSAK-ÇALKAYA-AKSU-KARAÖZ KUZEY’de YENİKÖY-BADEMAĞACI-DAĞBELİ-YEŞİLBAYIR BATI’da ÇAKIRLAR-BELDİBİ-GÖYNÜK-KEMER
Belediyelerinin alanları “Antalya 1/100.000 Ölçekli Çevre Planı” içerisinde değerlendirilmelidir.
Bu sınırlar içerisinde plan bütünlüğünün korunması ve uygulanmasının kolaylığı ve denetlenmesi yönünden bir “ÖZEL YÖNETİM PLANI” hazırlanmalıdır. Bunun geçmişteki örnekleri;
1. Cumhuriyetin ilk yıllarında “Ankara Şehri imar Müdüriyeti”
uygulamasıyla ve,
2. “Büyük istanbul Nazım Plan Bürosu” uygulamalarıyla görülmüştür. Ankara ve istanbul için geçmişte düşünülen bu uygulamalar bölgemiz için bir “Hukuki Proje” çerçevesinde ele alınmalı ve hayata geçirilmelidir. İmar hukukumuz bugünkü uygulama çerçevesinden behemahal çıkarılmalıdır. Şehrimizdeki ÖZEL YÖNETİM PLANI uygulaması;
a) Büyükşehir Belediyesi sınırlarının kapsamının genişletilmesi,
b) Alt belediyelerin, Büyükşehir Belediyesi ile birlikte oluşturacağı müşterek bir yönetim şekli,
c) Valilik veya Büyükşehir Belediyesi koordinatörlüğünde, ilgili belediye başkanları ile bu belediyelerin imar müdürlerinden yasa ile oluşacak bir “İMAR KURULU” veya benzer şekilde olabilmelidir. “Antalya 1/100.000 Ölçekli Çevre Planı” içerisindeki uygulamalardan elde edilecek gelir ve kamu alanları bu “ÖZEL YÖNETİM KURULU”nca değerlendirilmelidir.

III- İMAR PLANINDAN BEKLENEN SOSYAL VE EKONOMİK UNSURLAR
A- GÜNLÜK YAŞAM VE ŞEHİR KİMLİĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ

a) Antalya’yı Batı ve Orta İç Anadolu’ya bağlayan Denizli-Burdur ve yeni yapılan Isparta çıkışları, şehrimizin yoğun iskan alanları içerisinden geçmektedir. Burada oturan  halkımız iş merkezlerine geliş-gidişlerinde aynı yolları kullanmaktadırlar. Bu yolların şehir trafiğine geniş bir yelpaze ile, ihtiyaca cevap verecek şekilde, alternatif yollarla bağlanması zorunlu bir ihtiyaçtır. Mesai bitiminde Şarampol ile Dokuma-Kepez istikametinde büyük izdiham yaşanmaktadır.
b) Dünyanın önemli şehirlerinde, o şehirdeki akarsu, şehrin kimliğini tanımlayabilmekte ve günlük hayatın içerisinde bulunmaktadır. Bu sebeple dünyaca ünlü,  akarsuyumuz DÜDEN’in şehrimizin kimliğinin zenginleştirilmesin de kullanılması faydalı olacaktır. Şehrin doğu ve batıda yeniden düzenlenecek plan sınırları Doğu’da Aksu Çayı’nın denize döküldüğü nokta ile Antalya Limanı arasında düşünüldüğünde, DÜDEN, şehrimizi iki eşit parçaya ayıran bir su konumundadır. Bu iki yakanın DÜDEN Suyu’nu açığa çıkarıcı DÜDEN’i şehrin yaşamına dahil eden bir anlayışla plan değerlendirilmesine alınması Antalya’nın kimliğine yeni bir zenginlik katacaktır.
c) Yeniköy platosu ve burada bulunan 20 köy bir bütün olarak çok uygun yerleşim alanlarıdır. Bu köyler çevrelerindeki tarım alanları korunarak, bulundukları yerde 10-20 bin nüfuslu yerleşim üniteleri (sidlung) olarak düzenlenebilmeli, köyler arasındaki geniş açıklıklara yer yer yüksek katlı ticari merkezler oluşturulmalı, bunlar düzgün yollarla birbirine bağlanmalıdır. “1/100.000 lik Çevre Planı” içerisinde kalan diğer bölgelerdeki köy yerleşim birimleri de aynı anlayışla tanzim edilebilmelidir.
d) Mezarlık, çöp yakma, arıtma merkezleri, gelişmeler dikkate alınarak belirlenmelidir.
e) Şehrimizin yaylaları olarak gelişmekte olan Geyikbayırı, Fesleğen,
Hisarçandır, Yarbaşçandır ve benzeri merkezleri yayla yerleşimine uygun olarak plan kapsamına alınmalıdır.
f) Şehir içi raylı sisteme geçişi sağlayacak plan düzenlemesi yapılabilmelidir.

B- EKONOMİK UNSURLAR VE ÇEVRE PLANI
a) Ülkemizde düzenli seyahat eden insan tipi Ankara-İstanbul bölgesinde bulunmaktadır.
Şehrimizin yerli müşterisi bu bölgededir. 15-20 yıl içinde buradaki turizm müşterisi 5-6 milyon kişiyi bulacaktır. Bu müşteriyi getirmek Antalya’nın görevidir.
Gelecek yıllarda hem insan taşıması, aynı zamanda Antalya Limanı’nın yük ve yolcu taşıma açısından bölge ekonomisine katkıda bulunabilmesi için Keçiborlu’dan Antalya’ya demiryolu bağlanması kaçınılmaz olacaktır. Antalya yerli ve yabancı müşterisine 15-20 yıl içerisinde gelişen teknoloji içerisinde ulaşım araçlarının tümünü alternatif olarak sunmak mecburiyetindedir. Bu hattın Kemer – Alanya güzergahında uzatılmasının Turizm Bakanlığı ile DLH Genel Müdürlüğü’nün gündeminde olduğu bilinmektedir. İmar planında bu hususun gözetilmesi gereklidir. Gar, manevra alanları ve güzergah için yeterli rezerv planlanmalıdır. Şehrimizin ve bölgemizin gelişmesi bunlara bağlıdır.
b) Bölgemiz Türkiye’nin vitrini olarak tanzim edilmektedir. Halen yılda 1.2 milyon yabancı gelmektedir. 10-15 Yıl içinde bölgeye gelecek yabancı yılda 3 milyona ulaşacaktır. Bundan azami şekilde yararlanabilmek, turizmi yaz aylarının dışına yaymak ve bölge ticaretini geliştirmek açısından Bölgemizde ULUSLARARASI ölçekte bir Fuar Alanı ve Kongre Merkezi kurulması zorunludur.
Bunun için Münih, Hannover, Frankfurt fuarları örnek alınarak 2000-3000 dönümlük bir alan imar planı içerisinde bulunmalıdır. Ayrıca gelecek yıllarda buraya yapılacak 10.000 kişilik kongre salonu hem mimari hem malzeme açısından çok özel bir görünüm taşıyabilmen, “Aspendos Tiyatrosu” ve “Yivli Minare” gibi şehrimize kimlik veren tarihi eserlerin yanında çağdaş bir eser olarak şehir kimliğini zenginleştirmeli, özel olarak görülmek istenen bir mekan olabilmelidir. c) Bölgemizde ticaret sektörünün giderek artan ihtiyacını karşılamak üzere Toptancılar Sitesi olarak planlanan Organize Sanayi Bölgesi yanındaki noktayı yeni yapılmakta olan Isparta yoluna bağlayacak bir yol planlanmalıdır. Bu çalışma Alanya-Burdur-Denizli-Isparta yönündeki ağır vasıta trafiğinin şehrin dışından geçişini sağlayacaktır.
d) Konyaaltı, şehrimiz için son derece önemli bir coğrafi bölgedir. Burası için hazırlanan proje uzmanlarca yeniden elden geçirilerek taviz verilmeden uygulanmalıdır.
e) Uzun deniz kıyısı olan bir kent olarak denizden yeterince yararlanılamamaktadır.
Orta ve Doğu Akdeniz’de yılda 7500 yabancı özel yat dolaşmakta, yeterli altyapı bulunmadığından, bunlar bölgemize gelmemektedir. Bu önemli ekonomik kaynağın kıyılarımıza çekilmesi bakımından 1/100.000 lik plana isabet eden kıyılarda uygun olan her kıyı mekanının yat limanı olarak değerlendirilmeye alınmasının faydalı olacağına inanıyoruz.

SONUÇ
ANSİAD, İnşaat ve Taahhüt Sektörü Tetkik Komisyonu üyelerimizin çalışmaları ve Sn. Mimar Özden YÖNTER ve Sn. Mimar Burhan KIZILÖZ’ün katılımları ile 4 oturumda belirlenen yukarıdaki yaklaşımları plan çalışmasını yürüten müelliflerimizin, uygulayıcıların, yetkililerin ve kamuoyunun görüş ve değerlendirmelerine sunarız.

01 Mart 1995