- 19/10/2019
- Yayınlayan: admin
- Kategori: İrfan ÖNAL
Zamanın turizm motivasyonları; Karbon emisyonunu düşürecek politikalar, doğayı koruyacak inisiyatifler ve organizasyonlar, Lokantalar, bisiklet rotaları, kültürel yapılar, mimari, spor takımları, uluslararası bir organizasyona (kültür, sanat veya spor) ev sahipliği, UNESCO listesindeki varlıklar, doğal yaşam, mutfak kültürü, şarap bağları, ormanlar, köyler, yeşil tepeler, tematik organizasyonlar, doğal güzellikler, bisiklet kullanıcıları ve yayalara açık kamu alanları, dağ tırmanışları, yürüyüş yolları, dans, eğlence.
Yaşadığımız zamanın turizm sektöründeki yansımasını doğru yakalamış bir girişim olan Airbnb geçtiğimiz günlerde internet ortamındaki yıllık verileri kullanarak insanların seyahat ettikleri destinasyonlarla ilgili akımları değerlendirdi ve 2020 yılında popüler olan 20 destinasyonu açıkladı.
Burada dikkati çeken konu ise insanların bu destinasyonları seçerken hareket ettikleri motivasyonlar ve turizm trendleri oldu. Listeye şöyle bir baktığımızda şimdi ve gelecekte turizm sektörünün hangi noktada olduğunu ve nereye gideceğini anlamak için uzman olmaya da gerek yok. Ana eğilim tabi ki Sürdürülebilir turizm faaliyetleri ve buna göre oluşturulmuş stratejiler, alt yapılar ve davranışlar. Bir diğer önemli konu, Kültür; eşsiz, sizi diğerlerinden farklı kılan ve koruyarak yaşattığınız maddi ve manevi kültürel varlıklarınız. Ve popüler organizasyonlar; ulusal ve uluslararası kültür, sanat, spor organizasyonları. Listedeki destinasyonların bulunduğu ülkeler ise; Birleşik Devletler, İspanya, Tayland, Avustralya, Romanya, Çin, Lüksemburg, Meksika, Kolombiya, İskoçya, Kanada, Brezilya, Fransa, Japonya, Hindistan, Kenya ve Hollanda. Görüldüğü gibi çok farklı kıta, kültür ve ekonomik seviyede ülkeler. Ancak bu destinasyonların ortak noktaları ise günümüz insanının seyahat ve turizm ile ilgili istek ve ihtiyaçlarını iyi tahlil etmeleri ve alt yapılarını buna göre geliştirmeleri. Nedir bu istekler, ihtiyaçlar ve öne çıkan politikalar? Sıralarsak (listedeki destinasyonların öne çıkan özellikleri): Karbon emisyonunu düşürecek politikalar, doğayı koruyacak inisiyatifler ve organizasyonlar, Lokantalar, bisiklet rotaları, kültürel yapılar, mimari, spor takımları, uluslararası bir organizasyona (kültür, sanat veya spor) ev sahipliği, UNESCO listesindeki varlıklar, doğal yaşam, mutfak kültürü, şarap bağları, ormanlar, köyler, yeşil tepeler, tematik organizasyonlar, doğal güzellikler, bisiklet kullanıcıları ve yayalara açık kamu alanları, dağ tırmanışları, yürüyüş yolları, dans, eğlence. Bu eğilimlerin ortak yanının doğaya saygı ve insanın deneyim yaşama, etkileşme arzusu olduğunu görüyoruz. Tabi, bu destinasyonların geliştirdikleri yaklaşımları artık özümsediklerini, hem kendi insanları hem de ziyaretçileri için yaşam biçimine dönüştürdüklerini söylemek lazım. Bunun iletişimi ise sadece odaklanma ve doğru kanallarda doğru hedef kitlelerle hikâyenizi buluşturmaktan geçiyor ki bu da o yerin markalaşmasına giden yolu oluşturuyor.
Benim en çok dikkatimi çeken bazı destinasyonları ve özelliklerini de sizlerle paylaşmak isterim. Mesela listede Terrakotta Askerleri ve eşsiz mutfağıyla ünlü Xi’an/Çin, 2020 yılında yeni bir turizm programı yürürlüğe koyup şehirde 30 gece rotası düzenleyecek. Bir diğeri, Birleşik Devletlerin kuzey batısında yer alan Eugene, 2020’de karbon emisyonunu nötrleyerek çevre dostu turistleri çağırıyor. Tokyo ise toplu taşıma kültürünü ve düşük emisyonlu araçları destekleyen politikalar uygulamakta. Kenya/Malindi destinasyonu ise bir koruma inisiyatifi olarak 2021’e kadar 2 milyar ağaç dikileceğini açıklamış. Bu destinasyonların belirgin ve farklılaşmış özellikleriyle markalaştıklarını da unutmayalım.
Buradan geleceğimiz nokta şu: Bizde de turizm çok konuşulan konular arasındadır ve son zamanlarda büyük bir tur operatörünün iflası ile kendimize tekrar “biz ne yapıyoruz?” sorusunu sorar olduk. Hâlbuki dijitalleşme ve yeni turist davranışlarını tahlil eden ve buna yönelik yatırımlar yapılmasını sağlayacak politikaları ise her dönem –öne çıkan konular farklılaşmakla birlikte- konuşa geldik. Bütün bu konularda yerel yönetimlerin ne büyük görevleri olduğu, merkezi ulusal turizm örgütünün strateji üretmesinin hayati önemi, sektör ve sivil toplum kuruluşlarının sorumlu ve etkin varlıkları, nihayetinde de bir turizm ülkesi olmanın önemi açıkça görülüyor.
Tanıtım ve iletişime de değinecek olursak; turizm iletişiminde odaklanma ve süreklilik çok önemlidir. Hikâyenizi bulup doğru iletişimini yapmak sizi eşsiz kılacaktır. Ülkemiz açısından değerlendirecek olursak, özellikle 2018 Troya Yılı yılı ile başlatılan ve 2019 Göbeklitepe Yılı ile sürdürülen “Tematik Yıllar” yaklaşımının odaklandığımız konu ve destinasyonun iletişimine çok yardımcı olduğu açıktır, Tıme Dergisi bu iletişimin neticesinde Troya Müzesini 2019 Yılının görülmesi gereken 100 destinasyon listesine almıştır. Bu yaklaşımın desteklenmesi tanıtım alanında bizi doğru bir yola götürecek, farklı destinasyonlarımız ve ürünlerimiz için de örnek olacaktır.
Ayrıca zaman geçirmeden ülkemizdeki yerel yönetimlerin coğrafyalarının değerlerini bulup, işleyip evrensel değerler ve doğa ile barışık yaklaşımlar çerçevesinde harekete geçmeleri, enformasyon teknolojilerine yatırım yapmaları ve turizm sektörümüzün de bu anlayış içinde ekonomik faaliyetlerini sürdürmesi, ürünler geliştirmesi ve bunları ziyaretçileriyle buluşturması ülkemizi özel bir turizm ülkesi kılacaktır.